www.cacakmak.tr.gg
MENÜ  
  ANASAYFA
  Ziyaretçi defteri
  Anketler
  GÖZ TESTİ
  RAHATSIZ MI OLDUN?
  LİNKLERİM VE LİNKLERİNİZ
  HTML KODLARI
  CHAT ODASI
  MASTERS of HORROR
  OYUNLAR
  TV - 1
  TV - 2
  TV - 3
  POR UNA CABEZA
  SON DAKİKA HABERLERİ
  KOMİK VİDEOLAR:KOPARSINIZ! :D
  Çok yiyen değil, çok stres yapan kilo alıyor!
  Yaz aylarının kabusu: TERLEMEK
  Suyumuzu boşa harcamayalım!
  Gereksiz Bilgiler
  DÜNYA HARİTASI
  Keltik Astrolojisi
  Resimlerim
  Meteor Yağmuru
  Arkadaşlarınız Hakkında Tüm Gerçekler
  HOW I MET YOUR MOTHER
  JOSH RADNOR
  Su Kaplumbağası
  RAİTİNG
  MISIR ASTROLOJİSİ
  Püf Noktalarıyla Makyaj
  The New Adventures of Old Christine
  OSMANLI PADİŞAHLARI
  YOUTUBE
  PUZZLE
  TİTANİK
  VİDEO
  PERSEPOLİS
  FİLM İZLE
  ORHAN VELİ KANIK
  BİLMECE :)
  MP3
  GREENPEACE
  A Milli Takımı Müzikleri
  Arkadaşlarınıza E-Kart gönderin!
  ONLİNE OYUNLAR
  DÜNYA SİNEMA
  => İran Sineması
  Gökyüzü Neden Mavidir?
  Chuncheon
  KRO KIZ TARİFİ =)
  RÜYANDA GÖRSEN İNANMA!!!
  romeo & juliet
Duyuru Panosu
-Keltik ve Mısır Astrolojisine bakmayı unutmayın!
-Osmanlı Padişahları butonuna tıklayarak tarih bilgimizi tazeleyelim...
-Anketlere katılmayı unutmayın!
İran Sineması

İran Sinema Tarihine Kısa Bir Bakış

1900 yılında Mirza İbrahim Han Akkasbaşi, Kaçar şahı Muzafferuddin Şah ın emriyle film kamerasını ilk olarak İrana getirerek ister istemez, İranda sinemanın kurucusu unvanını isminin başına ekledi.

Böylece İranda filme alınan ilk görüntüler, Mirza İbrahim Hanın, Şah ve saray halkını eğlendirmek için hazırladığı görüntülerdi. İranın ilk uzun, konulu filmi ise 1929 yılında Avans Oganyats ın yönetmenliğinde çekilen Mavi ve Rabi idi. Bu dönemde Hindistanda da, Erdeşir İrani ve Abdulhuseyn  Sapanta gibi  orada yaşayan İranlılar tarafından  Farsça filmler yapıldı. Bunların en önemlisi  Sapantanın yapımı olan  Lor Kızı adlı filmdir. (1932)Bundan sonra İran sineması on yıllık bir sükût ve durgunluk döneminin ardından, İranda çekilen ilk sesli film olan Hayat Fırtınası filmiyle 1948 yılında yeniden sahneye dönerek, 1979 yılındaki İslam Devriminin gerçekleşmesiyle farklı bakış açılarını barındıran yeni bir döneme adım atıncaya dek yoluna devam etti.1900 1979 yıllarını İran sinemasını çocukluk yılları olarak adlandırabiliriz. Bu dönem filmlerinin pek çoğunun karakteristik özelliği, sinema dili ve tekniğinin iptidai şekilde kullanıldığı, biraz da cinsellik ve şiddet katılmış, yüzeysel ve özensiz melodramlar olmalarıdır.Bu dönemde, İran sinemasının o yıllardaki genel gidişatından ayrılan, değerli yapımlar da göze çarpmaktadır. Örneğin; Şehrin Güneyinde (1958)  ve Uğursuz Gece (1964) (Farrohkh Gaffari), Balçık ve Ayna (1965 - İbrahim Golestan ) ,  Ahu Hanımın Kocası (1968 - Davud Mollapur) , İnek (Daryuş Mehrcui) , Kayser (Mesud Kimyai) , Sağanak (Behram Beyzai), Cansız Tabiat (Sohrab Şehid-e Sales) , Sutedelan(Ali Hatemi) vd...1970 yılında Venedik Film Festivalinde ödül alan İnek filmi, öylesine zengin ve sanatsal bir içerik ve yapıma sahiptir ki, İran İslam Cumhuriyetinin kurucusu Hz. İmam Humeyni’nin (r.a.) de övgüsünü kazanmıştır1979 yılında gerçekleşen İran İslam Devrimi ile İran sineması yaşamının yeni bir aşamasına girdi. İmam Humeyni (r.a.) İrana gelişinin ilk gününde yaptığı konuşmada şu meşhur cümlesini söyleyerek çok sade ve açık bir şekilde sinemeye bakışını tasvir etti; Biz sinemaya karşı değiliz, fahşaya karşıyız.Ülkenin siyasal ve kültürel yapısında meydana gelen köklü değişimlerle, sinemanın gidişi de değişti. Bu dönemde İran sineması kısa bir duraklamanın ardından çalışmalarına yeni baştan başladı. Nasır Takvai, Ali Hatemi, Abbas Kiyarostemi, Daryuş Mehrcui       Khosrov Sinai, Behram Beyzai ve bunlar gibi, devrimden önceki önemli ve yetişmiş film yapımcıları, Kaptan Khorşid (Nasır Takvai) , Kemalul-Mulk (Ali Hatemi) , Kirazın tadı ve Dostun Evi Nerede (Abbas Kiyarostemi) , Hamun ve Sara (Daryuş Mehrcui) , Ateşin Gelini (Khosov Sinai) , Belki Başka Zaman, Yolcular ve Köpek Avı(Behram Beyzai) gibi övgüye layık eserler yaratmaya koyuldular. Zamanla İran sineması kendi kimliğine yeniden kavuştu ve gerek form gerekse içerik bakımından kimi iniş çıkışlardan sonra layık olduğu yere ulaşarak, tüm dünyanın övgüsünü kazandı. Yeni İran sineması, evrensel ve insani bir yöneliş benimseyerek, yeni kavramları ele alarak ve dünya sinemasında yaygın olan sahte çekiciliklerden ( cinsellik ve şiddet ) kaçınarak, yeni bir sinema türünü dünyaya tanıttı. İran İslam Cumhuriyeti, sinema sanatının öneminin bilinciyle denetim, yönlendirme ve destekleme mekanizmalarının kullanılması, yerli sinemanın nitelik ve niceliğinin yükseltilmesi için Farabi Sinema Kurumu nun  kurulması (1983)  , Sinema Evi (1995) ve sinema meslek örgütlerinin kurulmasına yardım edilmesi, film yapımcılarına sübvansiyon uygulanması, genç sinemacıların desteklenmesi, her yıl Uluslararası Fecr Film Festivalinin düzenlenmesi, ülke içi ve dışından sinema teknik araç gereçlerinin temin edilmesi, dünyanın en uzak noktalarındaki film festivallerine dahi İranlı film yapımcılarının katılımının desteklenmesi...  Gibi girişimlerle, başarılı İranlı film yapımcıları ile omuz omuza, Yedinci sanatı İranda yüceltmeye çabalamıştır. İran sinemasının İslam Devriminden önceki ve sonraki durumuna istatistiksel bir yaklaşım ve karşılaştırmalı bir bakış, sinemanın nitelik ve niceliğinin yükseltilmesi yolunda harcanan çabaların sonuç verdiğini göstermeye yeter.İran sineması 80li yılların ortalarından ( İslam Devriminin ilk yılları) bugüne değin 300ün üzerinde uluslararası ödül kazanmış ve bir kısmı seçkin, 4000den fazla uluslararası festivale katılmıştır. İran sinemasının uluslararası alandaki en önemli başarılarından, Mecid Mecidi yapımı Gökyüzünün Çocukları filminin Oscar adayı olması, Abbas Kiyarosteminin eseri olan Kirazın Tadı filminin Cannes Film Festivalinde Altın Palmiye ödülünü alması , Semira Makhmelbaf



ın Kara Tahta filminin 2000 yılında UNESCOdan Federico Fellini madalyasını alması, Muhsin Makhmelbaf a Fransa Kültür Bakanlığı tarafından Sanat ve Edebiyat Adamı nişanının verilmesi, Huşeng Kavusi, Abbas Kiyarostemi ve Cafer Panahiye Fransa Kültür Bakanlığı tarafından Şovalye nişanının verilmesine işaret edilebilir. Yönetmenlerin, özellikle de tecrübeli yapımcıların sayısı da İslam Devrimi öncesine kıyasla dikkate değer ölçüdedir. İslam Devrimi öncesinde film yönetmenlerinin sayısı 130 iken bu sayı bugün 200e ulaşmıştır. Bugünkü İran sinemasının önemli yönetmenlerinden pek çoğu İslam Devrimi sonrasındaki yıllarda sanat çalışmalarına başlamışlardır. Bunlardan Muhsin Makhmekbaf ,



Semira Makhmekbaf, İbrahim Hatemikiya, Rakhşan Beni İtimad, Ebulfazl Celili, Mecid Mecidi, Cafer Panahi vb. ünlü yönetmenlere işaret edilebilir. Bu arada İranın yeni dönem sinemasında kadınların (film yapımının tüm meslek ve alanlarındaki) varlığı da göz ardı edilemez. Sinemacı İranlı kadınların son yirmi yıldaki kapsamlı çalışmaları, söz konusu yıllarda kadın sanatçıların İranda etkin olarak yer alması için hazırlanan uygun zemini ortaya koymaktadır. Bunların pek çoğu, sanat kariyerlerinde değerli yapımlar kaydeden ve kimi zaman dünyanın önemli festivallerinden ödüller alan yetenekli, zeki ve meşhur yönetmenlerdir; Rakhşan Beni İtimad, Tahmine Milani, Semira Makhmelbaf ve Puran Derakhşende gibi yetişmiş sanatçılar... 18 yaşında, Cannes Film Festivalinin resmi bölümüne kabul edilen dünyanın en genç yönetmeni olan Semira Makhmelbaf İranlı meşhur yönetmen Muhsin Makhmelbafın kızıdır. Bugünkü İran sinemasının göz kamaştırıcı ilerlemeleri, yönetmenlik, kameramanlık, derleme, laboratuar, müzik... Gibi tüm aşama ve alanlarda üretim kalitesinin yükselmesiyle bağlantılıdır. Bu ilerlemeler, sadece günümüz dünya sinemasına değil, İran sinemasının geçmişine de kıyasla değerlendirilmelidir. Oyunculuk, ses kaydı, seslendirme, titraj, dekor ve kostüm hazırlanması ve özel efektler gibi diğer alanlarda da ilerleme kaydedilmiştir. Bunlara ek olarak, Devrim öncesinin aksine bugün yönetmenler sesli çekimlere yönelmişlerdir  ve bu tek başına, filmin niteliğinin yükselmesi ve oyunculuk gücünün artırılması sonucunu ortaya çıkarmaktadır. İran sineması gerek geniş halk kitleleri gerekse toplumun seçkin kesimleri arasından kendine çok sayıda muhatabı cezp etmeyi başarmıştır.  Film yapım eğitimi veren merkezlerin (gerek akademik gerek kısa dönemler şeklinde) günden güne çoğalması, sinemayla ilgili uzmanlık yayınlarının görülmemiş artışı ve ülke genelinde yayın yapan yüksek tirajlı gazetelerin sinema özel sayfalarına yer vermeye yönelmeleri, sinemanın  izleyiciler yanındaki önemini ortaya koymaktadır. Sonuç olarak, evrensel insani değerlerin sanat diliyle ifade edilmesine gönül veren ve muhataplarına olan saygısından ötürü değersiz ve yüzeysel duygu ve heyecanlardan kaçınan  İran sineması kendine has nitelikleri ve yapımlarıyla, Sinema dünyasında yeni bir tecrübedir. İran sineması sadece gişeyi düşünmemekte, sinemanın çerçeveleri ile sanat dili ve ahengini koruyarak  insani ilişkiler, savaşsız bir dünya, doğayla uyumlu yaşam ve bu gibi kavramları yaygınlaştırıp yerleştirmeyi sonuçta, maneviyat ruhunun dünyada yayılmasını düşünmektedir.
 

 

 

 

SON DAKİKA HABERLER  
 

Hurriyet.www.gazetealemi.com Zaman www.gazetealemi.com Radikal www.gazetealemi.com Milliyet www.gazetealemi.com Bugun www.gazetealemi.com Turkiye www.gazetealemi.com Vatan www.gazetealemi.com Sabah www.gazetealemi.com Yeni Safak www.gazetealemi.com




TGRTHaber - Magazin Haberleri


 
SİNEMA  
   
İSMİNİZİN ANLAMINI ÖĞRENİN  
 
İsim Sözlüğü

 
GÜNLÜK BURÇ  
 
Günlük Burç
 
LÜTFEN EMEĞE SAYGI DUYALIM... :)

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol